gülümse
güℓüмѕє
Gülümse, hayata gülümse O sana belkide her zaman hüzün ve keder dolu günler verdi.Hiç ummadığın deryalardan çılgın dalgalar vurdu, gülümse. Belkide çok uzaklarda kızgın bir bulut şimşekler yağdırdı yüreğine. Ağlama, içindeki nefret kini bulaştırma ruhuna, gülümse. Alacakaranlık kuşağında, düşlerin bile acı çektiği sonsuzlukta.Hadi sen de gülümse.Yıllanmış bi adam, geride bıraktığı belki acı belkide gökkuşağı kadar renkli anıların arkasında çökmüş bi beden.Nostaljilere boğulmuş birkaç yaprak ve yılların eskitemediği sevgisini verdiği arkadaşının yırtıp attığı kalbin. Gülümse hayata gülümse. Her gün batımında geçen saatlerin anısı ve yeni bi dünya yıldızlarının kol gezdiği gecenin verdiği gizem. Elinde şekerine sımsıkı sarılmış yavru ceylan gibi titrek çocuğun gözlerindeki ürkek,sahip olma savaşı. Sırtında heybesi umut ışığının geldiği noktaya göz dikmiş. Gece bilinmeyen gündüzü seçemeyen bi avarenin yaşama savaşı. Yeni ufuklara gülümse. Sana acı çektiren belki de utkunu şiddetle karartan eski dostlarına. Kalbini zincirlemiş bi avuç dostlarına. Platonik bi rüzgarın hortumunda dur durak bilmeyen, çıkmaz karanlığa bi hayalet gibi, umutsuzluğa düşen sevgiline.
Geçmişe eyvallah.Hiç doyamamış bi lokma ekmeyi kurak topraklarda çıkaran bi babanın yavrularına titremesi, hayata umutla bakışı. Hiç yaşanmamış, hayallerine yaldızdan süsler veren , padişahlar diyarının sultanı, belki de böyle mutlu, heyecan dolu bi kız. Bi gün seni beyazlara bürüyecek, kırmızı güllere dolayacak , kızıl atın sırtında gökkuşağının altındaki dünyaya çoşarak.